25 Mayıs 2013 Cumartesi

".. Seni beklediğim kadar!.."


Üniversiteli delikanlı Kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı. Okul salonundaydı maç. Tribünsüz, minik bir salon.. Seyircilerle, oyuncular arasında, sahanın çizgisi vardı sadece.. O kadar yakındılar..
Delikanlı, bu tatlı, bu güzel, bu dünyalar şirini kızı ilk defa görüyordu takımda.. Hoşlandığını, fena halde hoşlandığını hissetti. Az sonra bir şeyi daha hissetti. Uzun zamandan beri maçı değil, o güzel kızı izlediğini.. Kız servis atarken hemen önünden geçti. Göz göze geldiler.. Kız gülümsedi.. Delikanlı, çok popülerdi o yıllarda..
Kız onu tanımış olmalıydı. Kim bilir, belki kız da ondan hoşlanmıştı.. Belki de delikanlı öyle olmasını istediği için ona öyle gelmişti.. Set değişip, takım karşıya gidince, delikanlıda yerini değiştirdi, o da karşıya gitti.. Üçüncü sette tekrar eski yerine döndü.. Kızda gidiş gelişleri fark etmişti galiba.. Bir defa daha gülümsedi. Manidar..
"Anladım" der gibi bir gülümseyişti bu.. Delikanlı o hafta boyu hep bu dünyalar şirini kızı düşündü.. Pazar günü, sabahın köründe kalktı, erkenden oynanacak maçı, ne maçı canım, o dünyalar şirini kızı görmek için.. Delikanlı artık kızın hiçbir maçını kaçırmıyordu..
Dahası..
Ankara Koleji'nin her dağılış saatinde, okul civarında oluyordu, onu bir kez daha görmek için.. Karşılaştıklarında, hafif çok hafif bir gülümseme, çok minik bir baş eğmesi ile selamlaşır olmuşlardı..
Bir defasında, yaptığına sonra kendisi de günlerce güldü.. O gün gene tesadüfmüş gibi, okul dağılımı kızın karşısına çıkmış, gülümseyerek selamlamış, sonra arka sokaklara dalıp, yıldırım gibi koşarak, bir blok ötede gene karşısına çıkmıştı.. Kız bu defa, iyice gülmüştü.. Karşısında, sözüm ona ağır ağır yürüyen, ama nefes nefese delikanlıyı görünce..
Delikanlı, voleybol takımının kaptanını iyi tanıyordu. Arkadaştılar. Sonunda bütün cesaretini topladı, kaptana açıldı.. O kızdan fena halde hoşlanıyordu. Galiba kız da ona karşı boş değildi. Bir yerde, bir şekilde tanışmaları gerekiyordu.. O zamanlar, bu işler böyle oluyordu çünkü.. Kaptan: "Tabii" dedi.. "Bu hafta sonu güzel bir konser var. Biz onunla gitmeye karar vermiştik zaten. Sen de gel. Hem konseri birlikte izleriz, hem de tanışırsınız.."
"Mutluluk işte bu olmalı" diye düşündü delikanlı.. "Mutluluk işte bu.." Ve konser gününe kadar geceleri hiç uyuyamadı.. Konser gününü de hiç ama hiç unutmadı..
O ne heyecandı öyle.. Konserin verildiği sinemanın kapısında tanıştılar.. El sıkıştılar.. O güzel ele dokunduğu anı da hiç unutmadı delikanlı.. Kaptan, salona girdiklerinde, ustaca bir manevra daha yaptı. Delikanlı ile dünyalar şirini kız yan yana düştüler. İnanamıyordu delikanlı.. Onunla nihayet yan yana oturduğuna, onun sıcaklığını hissettiğine, onun nefesini duyduğuna inanamıyordu.. Biraz önce tanışırken tuttuğu el, bir karış ötesinde öylesine duruyor, delikanlı, sahnede dünyanın en romantik şarkısı söylenirken ki, o an dünyanın bütün şarkıları dünyanın en romantik şarkısıydı ya, o eli tutmak için öylesine büyük bir arzu duyuyordu ki içinde.. Ama uzatamıyordu işte elini.. Her şey böyle iyi giderken, yanlış bir hareketle, onu ürkütebileceğinden, incitebileceğinden öylesine korkuyordu ki.. Sonunda dayanamadı, sanki kolu uyuşmuş gibi, uzandı.. Kolunu kızın koltuğunun arkasına koydu.. Kızın omzuna değil.. Koltuğun üzerine.. Sonra kız arkaya yaslandı.. Birkaç saç teli, delikanlının elinin üzerine dokundu.. Kalbi yerinden fırlayacak gibi atıyordu artık genç adamın.. Dünyalar şirini kızın saçları eline dokunuyordu çünkü..
Konserden çıkarken, kız, şakalaştı.. "Sizi her maçımızda görüyoruz. Alıştık nerdeyse.. Yarın Adana'da maçımız var.. Gözlerimiz sizi arayacak.."
Hayır, aramayacaktı..
Delikanlı o anda kararını vermişti çünkü.. Cebinde onu otobüsle Adana'ya götürüp getirecek, hatta öğle yemeğinde bir de Adana kebap yedirecek kadar para vardı.. Gece yarısı kalkan otobüse bindi..
Sabah erkenden Adana'ya indi. Maç saatine kadar başı boş dolaştı.
Salona erkenden girdi, en ön sıraya tam servis köşesine en yakın yere oturdu.. Takımlar sahaya çıkarken, salondaki en heyecanlı seyirci oydu. Maç falan değildi sebep tabii.. İlk sette kız farkında bile değildi onun.. Nerden olsundu ki.. İkinci sette öbür tarafa gittiler.. Döndüklerinde, üçüncü sette kız fark etti delikanlıyı..Yüzünde çok ama çok şaşkın bir ifade, biraz mutluluk, birazda gurur vardı sanki.. Ankara'nın hele Kolej'de çok popüler bu delikanlısının onun için ta oralara geldiğini bilmenin gururu..
Maç bitti. Kız soyunma odasına, delikanlı garajlara gitti. Tek kelime konuşmadan.. Konuşmaya gelmemişti ki..
Kız "Keşke orada olsaydın" demişti. O da olmuştu işte.. Hepsi o.. Ona o kadar çok şey söylemek istiyordu ki aslında..
Bir gün üniversite kantininde gazete okurken, iç sayfalarda bir şiire rastladı. Daha doğrusu bir şiirden alınmış bir dörtlüğe..
Söylemek istediği her şey bu dört satırda vardı sanki..
Bembeyaz bir karta yazdı o dört satırı.. Öğleden sonrayı zor etti, Kolejin önüne gitmek için.. Kızın karşıdan geldiğini gördü. Koşarak yanına gitti. "Bu sana" diye kartı eline tutuşturdu ve kayboldu ortadan, kız, dizeleri okurken..
"Ne hasta beklerdi sabahı
Ne taze ölüyü mezar
Ne de şeytan bir günahı
Seni beklediğim kadar!.."
Ertesi gün öğleden sonra, tarif edilemez heyecanlar içinde Kolej'in önündeydi gene.. Kız karşıdan geliyordu.. Bu defa yanında arkadaşları yoktu. Yalnızdı..Yaklaştığında işaret etti delikanlıya.. Gözlerine inanamadı genç adam.. Onu yanına mı çağırıyordu yoksa.. Evet, çağırıyordu işte.. Kalbinin duracağını sandı yaklaşırken.. "Sana bir şeyler söylemek istiyorum" dedi kız.. O da heyecanlıydı, belli..
"Bak iyi dinle.. Dünkü satırlar için çok teşekkürler.. Herhalde hissettin, ben de senden hoşlanıyorum. Ama senden evvel tanıdığım birisi daha var. Ondan da hoşlanıyorum ve henüz karar veremedim, hanginizden daha çok hoşlandığıma.. Ve de şu anda, onu terk etmem için bir sebep yok."
"O zaman karar verdiğinde ve de eğer seçtiğin ben olursam, hayatında başka kimse olmazsa, ara beni" dedi delikanlı ikiletmeden.. Ayrıldı kızın yanından.. Bir daha voleybol maçına gitmeden, bir daha okul yolunda önüne çıkmadan.. Bir daha onu hiç görmeden..
Yıllarca sonra Levent'in söyleyeceği şarkıdaki Sezen'in sözlerini o, o zaman biliyordu sanki. Aşk onurlu olmalıydı.. Günlerce, haftalarca, aylarca bekledi.. Tıpkı, kıza verdiği o dörtlükteki gibi bekledi.. Hastanın sabahı, seytanın günahı beklediği gibi bekledi.. Heyecanla bekledi. Hırsla, arzuyla bekledi. Umutla, umutsuzlukla bekledi. Bazen öfkeyle bekledi.. Ama bekledi.. Başka hiç kimseye bakmadan, başka hiç kimseyi bulmadan bekledi.
Bir gün bir şiir antolojisinde şiirin tamamını buldu.. İki dörtlüktü şiir aslında.. İlki kıza verdiği.. Bir ikinci dörtlük daha vardı o kadar.. O dörtlüğü de bir kartın arkasına dikkatle yazdı.. Cebine koydu..
Bekleyiş sürüyor, sürüyordu..
Okullar kapandı, açıldı.. Aylar, aylar geçti.. Bir gün delikanlı kızı aniden karşısında gördü.. "Günlerdir seni arıyorum" dedi kız. "Günlerdir seni arıyorum. İşte sana haber.. Artık hayatımda hiç kimse yok!.."
"Yaa" dedi delikanlı.. "Yaa" dedi sadece..
Kalbi heyecandan ölesiye çarparken, aylardır ölesiye beklediği an gelip çatmışken, ağzından sadece bu ses çıkmıştı..
"Yaaa!.."
Cebinde artık iyice eskimiş kartı uzattı kıza.. "Sana bir şiirin ilk dörtlüğünü vermiştim ya bir gün" dedi.. "Bu da ikinci ve son dörtlüğü onun.."
Sonra yürüdü gitti, arkasına bile bakmadan.. Kız dizelere bakarken..
"Geçti istemem gelmeni
Yokluğunda buldum seni.
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme artık neye yarar!.."

Aradan yıllar, çok ama çok uzun yıllar geçti. Delikanlı bugün hâlâ düşünüyor..
O uzun, çok uzun bekleyiş aşkını öldürmüş müydü, acaba?.
Ya da beklerken, ölesiye beklerken hayalinde öylesine bir sevgili yaratmıştı ki, artık yaşayan hiç kimse bu hayali dolduramazdı.. O sevgilinin kendisi bile.. Hayalindekini yaşatmak için mi, yaşayanı silmişti yani?.. Yokluğunda bulmak bu mu demek oluyordu?..
Ya da.. Ya da..
Bir şiirin romantizmine mi kapılmış, bir delikanlılık jesti uğruna, mutluluğunun üzerinden öylece yürüyüp gitmişti, acaba?
Delikanlı bu soruların yanıtını bugün hâlâ bilmiyor..
Bilmediğini de en iyi ben biliyorum.. Çünkü, delikanlı..
..bendim!..(*)

***
Delikanlının kıza verdiği dizeler Necip Fazıl Kısakürek'indi.. Beklenen adlı bir şiir..
Gençliğimin kilometre taşlarından birinde buluşmuştuk şairle.. Dizeleri yön vermişti bana.. Hayatımı kimbilir nasıl değiştirmişti, sekiz satırıyla..
Büyük şair, yazar, romancı, hikâyeci, oyun yazarı Necip Fazıl'ı 22 yıl önce bugün, 25 Mayıs 1983'te kaybetmiştik. Yarın, 26 Mayıs da, onun doğumunun yüzüncü yılı.. Yurdun dört bir yanında törenler düzenleniyor üstada..
Ben de onu böyle anmak istedim.. Yıllar önce kaleme aldığım ve çok sevdiğim bir yazımı "Tam da yeridir" diye tekrarlayarak!.. 



(*)http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/uluc/2005/05/25/_Seni_bekledigim_kadar

24 Mayıs 2013 Cuma

Flash Bellek ve hard disklerde oluşan kısayol virüsünden ( namı diğer lnk uzantılı klasörler) kurtulmak

Öncelikle tavsiyem güncel bir antivirüs programı ( Avg Lisanslı Kullanıyorum ) ile flash belleğinizi yada hard diskinizi taratmanız gerekir. nerdeyse tüm antivirüsler bu virüsü silecektir. Ama klasörleriniz hala .lnk uzantılı olarak kalacak, ve ana klasörden içeri giremeyeceksiniz. Antivirüs kurmanız için herhangi bir teknik destek ya da bilgiasyar konuısunda uzman birine ihtiyacınız yok. Google amcamıza sorun mesela avg antivirüs diye o çıkan ilk sonuç avg nin sitesi olacaktır ve programı indirip standart kurulum yani ileri ileri ileri adımlarını tıklatmanız.

antivirüs  Virüsü bulup silmişse, başlat a tıklayıp arama çubuğuna cmd yazıp aratın ve enterlayın, yahut





windows tuşu (yandaki küçük fotodaki pencere simgeli tuş) ile beraber aynı r harfine basın. küçük bir pencere açılacaktır. cmd yazın ve tamam butonuna tıklatın. 

attrib /d /s -h -r -s f:\*   
 Siyah bir pencere açılacaktır. İmlecin yanıp söndüğü yerde sağ tıklayın ve bir üstteki kod parçacığını yapıştırı seçin.
burada ki f harfini bilgisayarınız durumuna göre değiştirmeniz gerekecek;  Diyelim ki bilgisayarınız da 1 tane hard disk var ve ikiye bölünmüş C: ve D: olarak birde Cd Sürücünüz var E: dışardan takacağınız her bellek özelliği taşıyan cihaz artık F, G, H şeklinde harf ile simgelenecektir. 

Varsayalım ki C: de, D: de ve sonradan takdığınız flash belliğinize de bilgisayar H: harfini atadı. bu kodu sırasıyla şu şekilde değiştirip teker teker çalışıtırmanız gerekecek
C sürücüsü için;  attrib /d /s -h -r -s C:\*  
D sürücüsü için;  
attrib /d /s -h -r -s D:\*   

H: sürücüsü için ( flash bellek ) attrib /d /s -h -r -s H:\*   

işlemler bazen diskin boyutuna göre 5-10 dakika zaman alabilir. Onun için işlemin bitmesini beklemelisiniz. 

kesin işe yaradığını söyleyebilirim. 

Bende de vardı ekran görüntüsü böyleydi














23 Mayıs 2013 Perşembe

(Konu Dışı)KABAĞIN SAHİBİ HIKAYESI



KABAĞIN SAHİBİ



Vaktiyle bir derviş berbere gider. Berberden saçını dibinden kazımasını, sakal ve bıyığını kısaltmasını ister. Tereddütsüz bir şekilde berber koltuğuna oturan derviş:

- "Vur usturayı berber efendi!" der.

Berber, dervişin saçlarını kazımaya başlar. Derviş de aynada kendini takip etmektedir. Başının sağ kısmı tamamen kazın
mıştır. Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, yağız mı yağız, bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri. Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak:

- "Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım!" diye kükrer.

Dervişlik bu... Sövene dilsiz, vurana elsiz olmak gerek. Ses çıkarmaz, biraz çaresiz, biraz mütevekkil usulca kalkar yerinden.

Berber, bu gariban müşterisine karşı mahcup olmakla beraber kabadayının pervâsızlığından da korkmuştur. Ses çıkaramaz.

Kabadayı koltuğa oturur, berber tıraşa baslar. Fakat küstah kabadayı, tıraş esnasında da boş durmaz; sürekli aşağılar dervişi, alay eder:

- "Kabak aşağı, kabak yukarı!.."

Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkândan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir ki, gemden boşanmış bir at arabası, yokuştan aşağı hızla kabadayının üzerine doğru gelir. Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasında kalakalır. Derken, iki atın ortasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir, kabadayının karnına batıverir. Kaşla göz arasında babayiğit kabadayı oracığa yığılır kalır, ölmüştür. Herkes bir anda olup biten bu olayın hayret ve şaşkınlığı içindedir. Berber de şok olmuştur; bir manzaraya, bir dervişe bakar ve dervişin beddua ettiğini düşünerek gayr-i ihtiyarî sorar:

- "Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?"

Derviş mahzun, düşünceli cevap verir:

- "Vallâhi gücenmedim ona. Hakkımı da helâl etmiştim. Gel gör ki, kabağın bir de sâhibi var. O gücenmiş olmalı!.."

C# Login işlemleri ( Alıntı ) Sql Injection Açıgı login işlemlerinde nasıl kapatılır ?


bool kontrolsonuc = YasakliKelime(textBox1.Text + "" + textBox2.Text);
                    if (kontrolsonuc)
                    {
                        System.Data.SqlClient.SqlConnection connection1 = new System.Data.SqlClient.SqlConnection("Data Source=USER-PC\\SQLEXPRESS;Initial Catalog=BitProje;Integrated Security=True");
                        connection1.Open();
                        System.Data.SqlClient.SqlCommand cmd = new System.Data.SqlClient.SqlCommand("SELECT * FROM [SisYonLogin] WHERE [KullanıcıAdı]= @ad and Parola=@parola", connection1);

                        cmd.Parameters.Add("@ad", textBox1.Text);
                        cmd.Parameters.Add("@parola", textBox2.Text);
                        DataTable dt = new DataTable();
                        System.Data.SqlClient.SqlDataAdapter adaptor1 = new System.Data.SqlClient.SqlDataAdapter(cmd);
                        adaptor1.Fill(dt);
                        if (dt.Rows.Count == 1)
                        {

                            Form1 form1 = new Form1();
                            form1.Show();
                            this.Visible = false;

                            form1.homeRibbonPage.Text = "Sistem Yöneticisi";
                        }
                        else
                        {
                            MessageBox.Show("Yanlış kullanıcı adı veya parola girdiniz !", "HATA !", MessageBoxButtons.OK, MessageBoxIcon.Error);
                            textBox1.Focus();
                        }
                    }
                    else
                    {
                        MessageBox.Show("Yasaklı karakter girdiniz !", "HATA", MessageBoxButtons.OK, MessageBoxIcon.Error);
                        textBox1.Focus();
                    }
                    textBox1.Clear();
                    textBox2.Clear();

                }

 public bool YasakliKelime(string kontrol)
        {
            string[] kullanicistring = kontrol.Split(' ');
            List<string> yasaklikelimeler = new List<string>
                (
                    new string[]{"select","delete","update","from","set","or","where","join",
                    "insert","into","alert","alter","OR"});

            for (int i = 0; i < kullanicistring.Length; i++)
            {
                if (yasaklikelimeler.Find(n => n == kullanicistring[i].ToString()) != null)
                { 
                    return false; 
                }
               
            }
            return true;
        }



Kodlar Denenmedi!..
Alıntılanan Adres: http://social.msdn.microsoft.com/Forums/tr-TR/csharptr/thread/e843b2d5-5150-41c2-84e6-51007e600c2e

22 Mayıs 2013 Çarşamba

Visual Studio 2012 de setup projesi yapmak (Alıntı)


Visual Studio 2012 de setup projesi... İnternette ararken buldum. İşinize yarar umarım. Anlatım ingilizce








1 Mayıs 2013 Çarşamba

C# (sharp) Datagridview Hücrelerini PDF dosyası olarak export etmek.


// iTextSharp.text Dll ini indirmeniz gerek ve add references deyip eklemelisiniz.
//İndirebileceğiniz adres http://sourceforge.net/projects/itextsharp/

// Eklenmesi gerek namespaceler
using System;
using System.Collections.Generic;
using System.Linq;
using System.Text;
using System.Data;
using iTextSharp.text;
using iTextSharp.text.pdf;
using System.IO;
using System.Windows.Forms;



// Pdf export etme classımız
class PDFExport
    {
        public string FileName { get; set; } //pdf oluşturacağımız dosya adı
        public string Text { get; set; } //dosyanın içinde oluşturacağımız pdf adı
        public int PdfRowIndex { get; set; } //pdfrowindex
        public string Path { get; set; }

        public DataTable ToDatatable()
        {
            //DataTable Oluştur            
            DataTable dt = new DataTable("");
            dt.Columns.Add(new DataColumn("", typeof(string)));
            dt.Columns.Add(new DataColumn("", typeof(string)));
            dt.Columns.Add(new DataColumn("", typeof(string)));
            dt.Columns.Add(new DataColumn("", typeof(string)));
            dt.Columns.Add(new DataColumn("", typeof(string)));
            dt.Columns.Add(new DataColumn("", typeof(string)));
            dt.Columns.Add(new DataColumn("", typeof(string)));
            dt.Columns.Add(new DataColumn("", typeof(string)));
            dt.Columns.Add(new DataColumn("", typeof(string)));
            dt.Columns.Add(new DataColumn("", typeof(string)));
            dt.Columns.Add(new DataColumn("", typeof(string)));
            dt.Columns.Add(new DataColumn("", typeof(string)));
            dt.Columns.Add(new DataColumn("", typeof(string)));

            return dt;

        }
        public void ToPdf(DataGridView dgGecKalanKitap)
        {

            DataTable dtPDF = ToDatatable();
            iTextSharp.text.Document document = new iTextSharp.text.Document();
            string dosya = "C:\\Kütüphane Otamasyonu\\gecKalan.pdf"; //PDF imiz nereye kayıt edilecek ?
            PdfWriter.GetInstance(document, new FileStream(dosya, FileMode.Create));
            BaseFont arial = BaseFont.CreateFont("C:\\windows\\fonts\\arial.ttf", BaseFont.IDENTITY_H, BaseFont.EMBEDDED);
            Font font = new Font(arial, 12, Font.NORMAL);
            document.Open();
            PdfPTable table = null;
            table = new PdfPTable(dgGecKalanKitap.Columns.Count);
            table.WidthPercentage = 100;
            string str = string.Empty;
            for (int i = 0; i < dgGecKalanKitap.Columns.Count; i++)
            {
                str += dgGecKalanKitap.Columns[i].HeaderText;
                if (dgGecKalanKitap.Columns.Count > i)
                    str += "+";
            }

            string str2 = str.TrimEnd('+').ToString();

            ///<summary></summary>
            /// DataGridView kolonlarının sayısı kadar belgenin başlıkları doldurulur.
            /// Pdf hücreleri oluşturulur.Dökumandaki başlık kısmı için ilk satır oluşturulur ve colspan yapılır.
            ///

            PdfPCell cell = new PdfPCell(new Phrase(dosya));
            cell.Colspan = dgGecKalanKitap.Columns.Count;
            cell.HorizontalAlignment = 1; //0=Left, 1=Centre, 2=Right
            table.AddCell(cell);

            ///<summary></summary>
            ///pdf tablosu hücreleri doldurulur
            ///

            for (int i = 0; i < dgGecKalanKitap.Columns.Count; i++)
            {
                table.AddCell(new Phrase(dgGecKalanKitap.Columns[i].HeaderText, font));
            }

            for (int i = 0; i < dtPDF.Rows.Count; i++)
            {
                for (int j = 0; j < dtPDF.Columns.Count; j++)
                {
                    table.AddCell(new Phrase(dtPDF.Rows[i][j].ToString(), font));

                    PdfRowIndex++;
                }
            }
            document.Add(table);

            MessageBox.Show("Kaydınız Başarıyla Tamamlanmıştır!" + "\n" + "Kayıt Yeri" + " " + dosya, "Aktarım Sonucu", MessageBoxButtons.OKCancel, MessageBoxIcon.Information);
            document.Close();
        }

        /// <summary></summary>
     
     
    }


// Classımız yukardaki şimdi ise bunu istediğimiz yerde kullanalım. Sadece aşağıdaki gibi
// Kullanım export için yeterlidir. Geri kalan kısmını yukardaki class halledecektir.
// Sadece datagridview ismini düzgün vermeniz yeterli.

private void Gec_Kalan_Kitaplar_Load(object sender, EventArgs e)
        {
            EXCELPDFExporter PdfExport = new EXCELPDFExporter(); 
            PdfExport.FileName = this.Name;
            PdfExport.Text = PdfExport.FileName + ".pdf";
            PdfExport.PdfRowIndex = 1;
            PdfExport.ToPdf(dataGridView1); // Hangi datagridview içinde ki verileri PDF olarak export edeceğiz
        }